TÜRKİYE’Yİ BİR ASIRDIR AZINLIKLAR YÖNETTİ

TÜRKİYE’Yİ BİR ASIRDIR AZINLIKLAR YÖNETTİ


### Türkiye’yi Bir Asırdır Azınlıklar Yönetti: Bir Tarih Okuması

Tarih, bir milletin aynasıdır; geçmişi anlamak, bugünü anlamanın anahtarıdır. “Türkiye’yi bir asırdır azınlıklar yönetti” iddiası, ilk duyuşta kulağa çarpıcı, hatta provokatif gelebilir. Ancak bu ifade, tarih açısından incelendiğinde, Türkiye’nin son yüzyılına dair derin tartışmalara kapı aralar.
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden Cumhuriyetin kuruluşuna, oradan günümüze uzanan süreçte, güç, kimlik ve yönetim kavramları sürekli bir dönüşüm içinde olmuştur. Peki, bu iddia ne kadar gerçeği yansıtır ve bize neyi sorgulatır?

#### Osmanlı’dan Cumhuriyet’e: Çoğunluk ve Azınlık Kavramlarının Dönüşümü
Osmanlı İmparatorluğu, çok uluslu ve çok dinli bir yapıya sahipti. Türkler, nüfusun önemli bir kısmını oluştursa da, yönetimde ve ekonomide gayrimüslim azınlıkların etkisi inkâr edilemez. Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler, ticaret, sanat ve diplomaside öne çıkmış, hatta bazı dönemlerde bürokraside kilit roller üstlenmişlerdir. Tanzimat ve Islahat Fermanları ile bu azınlıklara tanınan haklar, onları imparatorluğun modernleşme sürecinde önemli aktörler haline getirdi. Ancak bu durum, Türk çoğunluk arasında bir rahatsızlık oluşturmadı mı? Milliyetçilik rüzgarlarının esmeye başladığı 19. yüzyılın sonlarında, bu soru daha sık sorulur oldu.

#### Erken Cumhuriyet ve “Gizli Azınlık” İddiaları
Cumhuriyetin ilk yıllarında, Osmanlı’dan devralınan elit kesimlerin etkisi sürdü. Eğitimli, batılılaşmış ve genellikle İstanbul merkezli bu elitler, bazen “halktan kopuk” olmakla suçlandı. Özellikle tek parti döneminde, CHP’nin yönetim kadrolarında yer alan bazı isimlerin kökleri, zamanla buna malzeme oldu.
Ayrı bir azınlığa da gerek kalmayıp, onları ve Düşünce ve inançlarını devlete taşıdı adeta devlet oldu.

#### Soğuk Savaş ve Derin Yapılar
1950’lerle birlikte çok partili hayata geçiş, bu tartışmalara yeni bir boyut kattı. Demokrat Parti’nin yükselişi, halkın yönetime daha fazla katıldığı bir dönemi müjdeledi. Ancak 1960 darbesi ve sonraki askeri müdahaleler, “görünmez bir el” şüphesini güçlendirdi. Kimileri, bu eli “azınlık kökenli elitler” ya da “dış güçlerle bağlantılı unsurlar” olarak tanımladı. Soğuk Savaş’ın karmaşık atmosferinde, Türkiye’nin NATO üyeliği ve ABD ile yakın ilişkileri, bu teorileri besledi. Hatta güçlendirdi. “Devletin içinde devleti yöneten azınlıklar” fikri, halk arasında yankı buldu.

#### Günümüz: Düşünceler ve Gerçekler
21. yüzyılda, Türkiye’nin siyasi sahnesinde “azınlık” kavramı farklı bir anlam kazandı. Etnik, dini ya da ideolojik azınlıklar değil, daha çok “güç odakları” ve “derin yapılar” üzerinden bir okuma yapıldı. AK Parti’nin 2002’de iktidara gelmesiyle, eski elitlerin yerini yeni bir kadro aldı. Ancak bu değişim, “azınlık yönetimi” Düşüncesini bitirmedi; sadece şekil değiştirdi. Bugün küresel sermaye ya da uluslararası aktörlerin Türkiye’yi dolaylı yoldan yönettiği iddia ediliyor. Bu, belki de modern dünyanın bir gerçeği: Ulus-devletler, artık yalnızca iç dinamiklerle değil, dış etkilerle de şekilleniyor.

#### İbret ve Düşünce
Türkiye’nin bir asırlık serüveni, “azınlık” ve “çoğunluk” kavramlarının ne kadar kaygan bir zeminde durduğunu gösteriyor. Osmanlı’da gayrimüslimler, Cumhuriyet’te elitler, Soğuk Savaş’ta derin yapılar, günümüzde ise küresel güçler… Her dönemde, “yöneteni azınlık” olarak görme eğilimi ve gerçeği, belki de halkın kendi gücüne olan inancını sorgulamasıdır. İbret şurada: Tarih, bize kimlikler üzerinden değil, eylemler üzerinden bakmayı öğretmeli. Düşündürücü olan ise şu: Yönetim, gerçekten azınlıkların elinde miydi, yoksa bu, çoğunluğun kendini yeniden tanımlama sürecinin bir yansıması mı? Ve de çoğunluğun acziyeti ve yetersizliğimidir?

Sonuç olarak, Bu gerçekle birlikte, geleceği nasıl inşa edeceğimizi düşünmek, belki de en anlamlı adımdır.

@@@@@@

### **”Türkiye’yi Bir Asırdır Azınlıklar Yönetti” İddiası: Tarih, Gerçekler ve İbretler**

#### **1. Tarihsel Arka Plan: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e**
– **Osmanlı’nın Çok Kimlikli Yapısı**: Osmanlı İmparatorluğu, etnik ve dini çeşitliliğiyle bilinen bir devletti. Gayrimüslimler (Rumlar, Ermeniler, Yahudiler) “millet sistemi” içinde özerk bir statüye sahipti. Ancak yönetim ve askeri elitler, çoğunlukla Müslüman ve Türk asıllıydı.

– **”Gizli El” Söylemi**: 1950’lerden itibaren sol-sağ çatışmaları döneminde, “Türkiye’yi dış güçlerin yönettiği” veya “Dönmelerin iktidarda olduğu” olduğu düşünce ve gerçeği popülerleşti. Bu söylem, aynı zamanda toplumsal kutuplaşmayı derinleştirmek için kullanıldı.

#### **3. Siyasi İktidarlar ve Elitler: Kim Kimi Yönetiyor?**
– **Tek Parti Dönemi (1923-1950)**: CHP’nin Kemalist kadroları, Türk milliyetçiliği ekseninde devleti şekillendirdi. Aslında bu azınlık zihniyet ve icraatları çoğunluğa baskıyla galebe çaldı.
– **Çok Partili Hayat ve Demokrat Parti**: 1950’lerde Adnan Menderes, dindar-muhafazakâr kitleyi temsil etti.
– **2000’ler ve AK Parti**: Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti, Anadolu’nun dindar-muhafazakâr kesimlerini iktidara taşıdı.

#### **Sonuç: Gerçek İktidar Kimde?**
Türkiye’nin siyasi tarihi, **iktidar mücadelelerinin** ve **elit değişimlerinin** bir yansımasıdır. Ancak bu mücadelelerde “azınlıklar” la beraber, farklı siyasi-ideolojik gruplar öne çıkmıştır.
Güç mücadelesi her dönemde sürmüş, gücü elde etme uğruna her türlü gayri meşru ittifaklar yapılmıştır.
Darbeler ve özellikle 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi bunun en bariz örneğidir.

Loading

No ResponsesŞubat 28th, 2025